Periorbital Hiperpigmentasyon (Göz altı morluğu) ve Mikroiğneleme

Blog geri dön

Koyu halkalar, bilateral, yuvarlak, homojen pigmentli maküller olarak tanımlanır. Başlangıç yaşı genellikle ergenlikten sonra veya erken yetişkinlik dönemindedir. Bazı etnik gruplarda daha belirgindir ve aynı ailenin birden fazla üyesinde de sıklıkla görülür. Multifaktoriyel etyolojiye sahip olduğu düşünülmektedir. Koyu halkaların olası etiyolojik faktörleri arasında genetik yatkınlık, dermal melanositoz, atopik veya alerjik kontakt dermatite sekonder postinflamatuar hiperpigmentasyon, anemi, stres, damar sisteminin yüzeyel yerleşimi ve deri gevşekliğine bağlı gölgelenme sayılabilir.

Koyu halkalar, çok sayıda kişi için kozmetik bir sorundur ve hastaya üzgün veya yorgun bir yüz ifadesi vererek hastanın yaşam kalitesini bozabilir. Koyu halkalar için birçok farklı tedavi seçeneği mevcuttur. Depigmente edici kremler, topikal retinoik asit, kimyasal peelingler, lazerler, otolog yağ nakli, enjekte edilebilir dolgular ve cerrahi (blefaroplasti) kullanılan mevcut tedavilerden bazılarıdır.

Mikroiğneleme yöntemi periorbital melanozis tedavisinde başarıyla kullanılmıştır. Kontochristopoulos ve ark. periorbital hiperpigmentasyonu olan 13 kadın hastada mikroiğneleme tedavisi ve ardından %10 triklorasetik asit peeling 5 dakika süre ile uygulamışlardır. Hafif ağrı, ödem ve eritem gibi geçici yan etkiler sık olarak izlenmiştir. Hastaların %92.3’ü PGA ve PtGA skorlarına göre anlamlı iyileşme göstermiştir. Hastalar 4 ay boyunca ayda bir olmak üzere takip edilmiş ve nüks izlenmemiştir. Mikroiğneleme ve %10 triklorasetik asit koyu halka tedavisinde minor yan etkileri olan, umut vaadeden kombinasyon tedavisi olarak belirtilmiştir.

Bildirilen bir olgu sunumunda, Fitzpatrick deri tipi V olan şiddetli idiopatik periorbital melanozisi olan 48 yaşında erkek hastada, mikroiğneleme yöntemi ile birlikte “antiaging ve lightening” komponentleri içeren bir serum infüzyonu (DermaFrac cihazı) uygulanmıştır. PGA skoru ile değerlendirmede sırasıyla 4 ve 12 seans uygulama sonrasında %50’den %75’e ve %75’den %90’a ulaşan iyileşme gözlenmiştir. Herhangi bir yan etki raporlanmamıştır. Yazarlar etki mekanizmasının, iyileşmiş deri hidrasyonu ve kollajen ve elastin sentezinin indüksiyonuna bağlı olarak dermal pigmentin görünürlüğünün azalması olabileceğini belirtmişlerdir.

Feniletil-resorsinol (FR) yeni tip tirozinaz inhibitörüdür. Tirozinaz aktivitesini inhibe eder ve hücre kültürü çalışmalarında antioksidan özelliği gösterilmiştir. Bununla birlikte, etki mekanizması hala belirsizdir. Gold ve ark., FR ve diğer aktif maddelerden oluşan su içinde yağ emülsiyon kremi üzerinde çalışmış ve hidrokinon ürünlerine alternatif olabilecek bir ürün oluşturmuşlardır.

Yapılan başka bir çalışmada, infraorbital koyu halkaların tedavisinde nano-mikroiğne ile birlikte FR kullanılmıştır. 20 kadın hasta randomize iki gruba ayrılmış, deney grubunda Grup E) katılımcılar sol orbita altına günde bir kez topikal FR jel, sağ orbita altına ise haftada iki kez topikal FR jel ile kombine nano-mikroiğneleme tedavisi almıştır. Kontrol grubunda (Grup C) ise katılımcılar FR jel olmaksızın tedavi edilmiştir. Melanin indeksi (MI) ve eritem indeksi (EI) seanstan önce, tedavi sırasında 4. ve 8. haftada ve son seanstan 1 ay ve 2 ay sonra ölçülmüş, deney grubunda ortalama MI değeri 8. haftada başlangıca göre anlamlı düşük bulunmuş ve sağ taraf sol tarafa göre anlamlı olarak daha azalmıştır. Ancak Grup C’de tedavi öncesi ve sonrasında MI açısından anlamlı farklılık izlenmemiştir. İki taraf arasında EI açısından anlamlı farklılık olmadığı belirtilmiştir. Sonuç olarak yazarlar nanomikroiğne ile kombine FR jelin infraorbital koyu halkalarda etkili ve güvenli bir yöntem olduğunu bildirmişlerdir.

Kaynak: Pubmed

Bu gönderiyi paylaş

Blog geri dön
Konuşmayı Başlat
Canlı Destek
Merhaba 👋,
Nasıl Yardımcı Olabiliriz?