Mikroiğneleme ile Birlikte Kullanılan Yöntemler

Blog geri dön

Mikroiğneleme deri rejüvenasyonu, skar tedavisi, alopesi, melasma, stria gibi pek çok endikasyonda kullanılan minimal invaziv, güvenli ve etkili bir yöntemidir. Günlük Dermatoloji pratiğinde hem tek başına veya hem de çeşitli yöntemlerle kombine olarak kullanılmaktadır. Ancak halen geniş vaka seriyle, etkinliklerin objektif olarak değerlendirildiği çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu makalede güncel literatür eşliğinde mikroiğneleme ile birlikte kullanılan yöntemler anlatılmıştır.

Mikroiğneleme (Mİ) önceleri deri rejüvenasyonu için geliştirilip kullanılmış bir yöntem iken günümüzde skar tedavisi, alopesi, melasma, stria gibi pek çok endikasyonda kullanılır hale gelmiştir. Dermoroller, dermapen, dermastamp gibi değişik cihazlarla uygulanan bu yöntemin temel prensibi küçük iğnelerin dermise penetre edilmesiyle oluşan kontrollü hasarın yara iyileşmesini harekete geçirmesidir. Mİ tek başına kullanılmasının yanında, kimyasal peeling, lazer, subsizyon, PRP, mezoterapi gibi tedavilerle de kombine edilmektedir. Bu yazıda Mİ ile birlikte kullanılan yöntemlerden bahsedilecektir.

Mikroiğneleme ve Kimyasal Peeling

Mikroiğnelemenin en yaygın olarak kullanıldığı endikasyon akne skarlarıdır. Lazer ve peeling tedavileri ile karşılaştırıldığında yan etkiler açısından çok daha güvenli bir yöntemdir.

İyileşme süresi diğer tedavilerden kısa olup, postinflamatuar hiperpigmentasyon (PIH) riski de daha azdır. Mİ rolling ve boxcar akne skarlarda belirgin bir etkiye sahipken ice peak tipi skarlarda etkinliği nispeten düşüktür.

Mİ akne skarı tedavisinde çeşitli methotlar ile birlite kullanıldığında tedavi başarısının arttığı bildirilmiştir. Deri tipi koyu hastalarda glikolik asit (GA) ile kombinasyonu etkin bulunmuştur. Altmış akne skarı olan hastanın dahil edildiği karşılaştırmalı bir çalışmada tek başına Mİ ile Mİ ve %35 GA peeling kullanımı değerlendirilmiş ve kombinasyon tedavisi daha başarılı bulunmuştur. Sadece Mİ uygulanan grupta üç hastada PIH gelişirken, kombinasyon grubunda PIH izlenmemiştir. Mİ ve GA’in birlikte kullanılması derin skarlarda daha iyi sağlamaktadır. Randomize kontrollü başka bir çalışmada da Mİ ve Mİ ve %70 GA peeling karşılaştırılmış ve GA grubunda skar yapısının belirgin şekilde gerilediği, PIH’ın daha az olduğu ve deri kalitesinin de arttığı gösterilmiştir.

Akne skar tedavisinde Mİ ile birlikte %15 triklorasetik asit (tricloracetic acit, TCA) kombinasyonun kullanıldığı bir çalışma erken evredeki (evre 1,2) skarlarda tam iyileşme, evre 3, 4 hastalarının da evre 2’ye yükselmesi ile sonuçlanmıştır. Uygulamaların yanında topikal olarak, PIH’tan korunmak ve etkinliğin artması için 5 gün boyunca kortikosteroidli krem ve uygulama aralarında da günlük tretinoin %0.05 krem kullanılmıştır. Deri tipi daha koyu hastalarda Mİ ve 20% TCA peeling kombinasyonu, derin fenol peeling (%60) ile karşılaştırılmış ve benzer sonuçlar elde edilmiştir. Fenol peeling sedasyon altında tek seans uygulanırken, TCA ve mikroiğneleme toplam 4 seans topikal anestezi ile uygulanmıştır. Özellikle derin skarlarda CROSS teknik TCA (%30) ile kombinasyonu da çok etkilidir. Mİ ve TCA (%10) skar uygulamaları dışında göz etrafındaki koyu halkaların tedavisinde de iyi bir alternatif olabilir.

Özetle peeling ve Mİ kombinasyonları şiddetli skar ve özellikle koyu deri tipine sahip hastalar için uygun bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mikroiğneleme ve Subsizyon

Subsizyon skar dokusunun altında yarayı çeken fibröz bantların mekanik olarak kesilmesidir. Akne skarı tedavisinde 4 hafta ara ile subsizyon ve Mİ’nin kullanıldığı bir

çalışmada özellikle rolling ve boxcar skarlarda başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Deri tipi 3 ve üzeri olan hasta grupları da bu kombinasyonu iyi tolere etmişlerdir. Yüzotuzdokuz hasta üzerinde yapılan bir araştırmada sırasıyla karbolik asit ile CROSS peeling, kanul (18G) ile subsizyon ve Mİ kullanılmış ve yüksek hasta memnuniyetinin eşlik ettiği iyi sonuçlar izlenmiştir. Yüzün bir yanına subsizyon ve mikroiğneli radyofrekans (RF), diğer yanına da sadece mikroiğneli RF kullanılan başka bir çalışmada da subsizyon uygulanan tarafta tedavi etkinliği daha yüksek bulunmuştur.

Mikroiğneleme ve Lazer

Mikroiğnelemenin skar ve rejuvenasyonda kullanımı ile ilgili standart bir methot yoktur. Etkinliğin arttırılması için tercih edilen kombinasyonlardan biri de lazer tedavileridir. Prospektif, randomize, yarım yüz karşılaştırmalı bir araştırmada akne skar tedavisinde 1,550-nm Erbium-glass lazer ve mikroiğneli RF’ın tek başına iğneli RF’a üstünlüğü gösterilmiştir. Bu etkinlik histopatolojik ve immunohistokimyasal olarak da konfirme edilmiştir. Bir başka çalışmada ise nonablatif fraksiyonel laser ve Mİ, tek başına Mİ ile benzer etkinlik göstermiştir. Mİ ve plataletten zengin plazma (Platelet rich plazma, PRP) kombinasyonu ve tek başına fraksiyonel Erbium-yag tedavisi ile karşılaştırılmış ve seans sayısını arttırılmasıyla fraksiyonel lazer ile benzer sonuçlar elde edilebileceği bildirilmiştir.

Mİ son yıllarda melazma tedavisinde de sıkça gündeme gelmektedir. Ustuner ve ark. yaptıkları yarım yüz çalışmada Q anahtarlı Neodymium Yag (Qs Nd:Yag) lazer, Mİ ve lokal vitamin C kombinasyonunun, tek başına Qs Nd:Yag lazerden daha etkili olduğunu göstermişlerdir. Qs lazer ile iğneli RF kombinasyonu da tek başına Qs lazer tedavisine göre daha etkilidir. Ülkemizden yapılan bir başka çalışmada Qs Nd:Yag lazer, Mİ ve lokal biomimetik peptitler ile mezoterapi kombinasyonu ile dirençli melazma tedavinde etkili bulunmuştur.

Stria, lokal kremler veya enerji bazlı pek çok cihazın kullanılmasına rağmen kesin kabul görmüş bir tedavisi olmayan bir tablodur. Karbondioksit lazer veya pulse dye lazer ile kombine iğneli RF ile başarı sansının artabileceği bildirilmektedir.

Mikroiğneleme ve Lokal Tedaviler

Mikroiğnelemenin etkinliğinin temelinde deride oluşturulan kontrollü mikrohasarların deri iyileşmesini tetiklemesi vardır. Bunun yanında oluşan mikrokanallar sayesinde çeşitli tedavilerin ve etken maddelerin deri içine ulaşması da sağlanabilir. Keloid, alopesi, vitiligo ve leke tedavisi gibi değişik endikasyonlarda farklı ilaçlar ve etken maddeler Mİ ile kombine olarak kullanılabilmektedir.

Hipertrofik skar ve keloid tedavisinde Mİ gelecek vadeden bir tedavi olarak kendine yer bulmuştur. Mİ ile birlikte silikon jel kombinasyonun tedavi yanıtını arttıdığı gösterilmiştir. Keloid tedavisinde Mİ, triamsinolon asetonid ve 5 fluorourasil de birlikte kullanılmaktadır. Yüzdeki melanom dışı deri kanserlerin cerrahisi sonrası kalan skarlarda da operasyon alanına Mİ ve cerrahi sınıra küçük dozlarda incobotulinumtoxin A uygulanması yara gerginliğinin azaltılması ve yara skorlarının gerilemesinde etkili olmaktadır.

Mikroiğnelemenin topikal ajanlarla kombine şekilde kullanıldığı endikasyonlardan biri de alopesilerdir. En kapsamlı şekilde androgenetik alopeside (AGA) çalışılmıştır ve özellikle topikal minoksidil ile birlikte kullanıldığında olumlu terapötik sonuçlara sahip olduğu gösterilmiştir. Randomize kontrollü bir çalışmada 12 hafta boyunca günde iki kez % 5 minoxidil solüsyonu ile haftalık Mİ uygulaması, tek başına %5 minoxidil kullanımından etkili bulunmuştur. Mİ grubunda kontrol grubundan belirgin ölçüde daha yüksek saç sayısı izlenmiştir. Çalışmada minoxidil ve Mİ’nin aynı seansta uygulanmadığı belirtilmiştir.

Alopesi areata tedavisinde Mİ, triamsiolon asetonid ile kombine edilebilmektedir. Alopesi totalisi olan sekiz hastada fotodinamik tedavide topikal Aminolevulinik asit kullanımı esnasında Mİ uygulanmış ancak hastalarda yeterli saç çıkışı izlenememiştir.

Son yıllarda vitiligo tedavisinde de Mİ ile birlikte takrolimus ve kalsipotriol betametazon gibi topikal ilaçların kombine edilmesi ilgili araştırmalar mevcuttur. Bu kombinasyonların diğer konvansiyonel terapilere dirençli hastalarda alternatif bir tedavi olarak kullanılabileceği belirtilmektedir.

Mikroiğneleme ve Mezoterapi

Mezoterapi vitamin, mineral, aminoasit, enzim, bitkisel ekstrat gibi biyoaktif maddelerin deriye enjekte edilmesidir. Rejüvenasyon, leke, alopesi, skar ve stria tedavileri başlıca kullanım alanıdır. Napaj ve enjeksiyon teknikleri dışında mikroiğneleme ile de kullanılır. Yaygın kullanılan bir yöntem olmasına rağmen Mİ ve mezoterapi ile ilgili çok az çalışma vardır.

C vitamini kombinasyonu hem deri elastikiyeti ve hidrasyonunun arttrılmasında, hem de leke tedavilerinde sıkça kullanımıştır. Melazma hastaları üzerinde yapılan bir araştırmada 2 hafta ara ile 6 seans Mİ ve topikal olarak C vitamini ile anlamlı başarı elde edilmiştir. Yarım yüz yapılan bir başka çalışmada da yüzün bir tarafına Mİ ve C vitamini, diğer tarafına Mİ ve traneksamik asit kullanılmıştır. Pigmentasyon skolarında benzer iyileşmeler elde edilirken, traneksamik asit ile tarafında vaskülaritenin de azaldığı kaydedilmiştir.

Mikroiğneleme ve PRP

PRP çeşitli büyüme faktörleri, sitokin ve kemokinler ile plazma protinlerini içeren otolog biyoaktif bir üründür. Son yıllarda Dermatolojide yara iyileşmesi, saç dökülmesi, skar tedavisi, anti-aging gibi pek çok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. PRP popülerlik kazandıkça, mikroiğnenin rejeneratif etkilerini güçlendirmek için Mİ ile kombine kullanımlarına olan ilgi de artmıştır.

Mİ ile PRP veya sadece Mİ kullanımını inceleyen karşılaştırmalı çalışmalarda veriler, PRP ilavesinin kozmetik sonuçları iyileştirebileceğini göstermektedir. Bu sonuçlar öncelikle akne izlerinin tedavisinde gösterilmiştir, ancak olumlu etkiler diğer endikasyonlarda da göze çarpmaktadır. Akne skarı tedavisinde yüzün bir tarafına Mİ, diğer tarafına Mİ ile PRP ile uygulanmasının karşılaştırıldığı çalışmalarda PRP’nin eklendiği yüz bölgesinde başarının arttığı gözlenmiştir. Asif ve ark. Mİ sonrası PRP’yi intradermal enjeksiyon şeklinde; Fabbrocini ve ark.ise lokal olarak uygulamışlardır. Atrofik akne skarı olan hastalarda yarım-yüz yapılan başka bir çalışmada da Mİ ve PRP ile Mİ ve C vitaminin kullanımı karşılaştırılmış ve PRP kombinasyonu daha etkili bulunmuştur.

Alopesi tedavisinde Mİ ve PRP kullanımıyla ilgili pek çok araştırma mevcuttur. Ancak bu çalışmaların çoğunda hasta sayısı az olup, değerlendirme kriterleri subjektiftir. AGA’da PRP ve Mİ’nin birlikte kullanıldığı bir araştırmada tedavi sonrasındaki kıl sayısındaki artış ve kullardaki kalınlaşma dermatoskopik olarak gösterilmiştir. AGA’da medikal tedaviye Mİ ve PRP’nin eklenmesi tedavi yanıtı arttırmakta ve tedaviye yanıt alma süresini kısaltmaktadır. Saçlı derinin yarısına Mİ, ve diğer yarısına Mİ ile birlikte PRP kullanılan 30 hastalık bir başka çalışmada ise etkinlikte anlamlı fark bulunamamıştır. AGA’da Mİ ve PRP’nin Mİ ve %5 minoxidil kullanımıyla karşılaştırıldığı araştırmada ise PRP ve Mİ daha etkin olarak değerlendirilmiştir. Özetle alopesiye yaklaşımda da kombinasyon tedavileri ile daha başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Sonuç

Mikroiğneleme tedavisi Dermatolojide tek başına veya tedavi kombinasyonlarının içinde, kullanımına yeni endikasyonlar da ekleyerek gelişmeye devam etmektedir. Tedavilerin etkinliğinin ve güvenirliğinin kıyaslanabilmesi için tedavi rejimlerinin standardize edilmesine, geniş vaka serileriyle daha fazla kontrollü çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır.

Kaynak: Pubmed

Bu gönderiyi paylaş

Blog geri dön
Konuşmayı Başlat
Canlı Destek
Merhaba 👋,
Nasıl Yardımcı Olabiliriz?